Galatasaray, 2025 yılı itibarıyla sadece Süper Lig’de değil, Avrupa’nın en güçlü ligleriyle de kıyaslanabilecek bir savunma istikrarına imza atıyor. Sarı-kırmızılı ekip, iç sahada oynadığı son 5 lig maçında kalesinde tek bir gol dahi görmeyerek dikkatleri üzerine çekti. Bu süreçte 4 galibiyet ve 1 beraberlik alan Galatasaray, savunma hattındaki disipliniyle Avrupa devlerini geride bırakmayı başardı.
Nef Stadyumu’nda oynanan son 5 Süper Lig maçında kaleyi gole kapatan Galatasaray, bu alanda Eylül 1973 – Mart 1974 tarihleri arasında Brian Birch yönetiminde yakalanan 9 maçlık tarihi seriye göz dikti. Teknik direktör Okan Buruk’un liderliğinde son derece organize bir savunma kurgusuyla sahaya çıkan sarı-kırmızılılar, bu sezon evinde adeta rakiplerine geçit vermiyor.
Galatasaray’ın bu başarısı yalnızca Türkiye ile sınırlı kalmadı. 25 Ocak 2025’te başlayan bu seriden bu yana Avrupa’nın en güçlü 10 futbol ligi — Premier League, La Liga, Bundesliga, Serie A, Ligue 1, Eredivisie, Primeira Liga, Belçika Jupiler Pro League, Süper Lig ve Rusya Premier Ligi — dahil olmak üzere toplam 183 takım arasında iç sahada gol yemeyen tek takım Galatasaray oldu. Bu istatistik, hem teknik ekip hem de oyuncuların savunma disiplini konusunda ne kadar başarılı bir çizgide olduğunu net biçimde gösteriyor.
Okan Buruk’un öğrencileri, özellikle iç saha maçlarında yüksek pres, kompakt savunma ve etkili geçiş oyunuyla rakiplere alan bırakmıyor. Savunmanın merkezinde Davinson Sanchez ve Abdülkerim Bardakcı’nın uyumu, kalede Fernando Muslera’nın liderliği ve sağ bekte Sacha Boey’nin enerjisiyle savunma hattı kusursuz işliyor. Aynı zamanda orta sahada Lucas Torreira’nın savunma katkısı, Galatasaray’ın savunma gücünü arttıran temel unsurlardan biri haline geldi.
Galatasaray taraftarı da bu tarihi savunma performansına büyük destek veriyor. Nef Stadyumu’nda oynanan her maçta tribünlerin dolması ve takımın arkasındaki itici güç, rakipler üzerinde ciddi bir baskı oluşturuyor. Taraftarlar, yeni bir tarihi rekorun gelmesi için heyecanla beklerken, takım da kalan iç saha maçlarında bu istikrarı sürdürerek ismini Avrupa futbol tarihine bir kez daha altın harflerle yazdırmak istiyor.
Cim Bom’un iç sahadaki bu savunma başarısı, şampiyonluk yolundaki en büyük kozlarından biri olmaya devam ediyor. Eğer bu performans sürdürülebilirse, hem Türkiye’de hem de Avrupa’da örnek alınan bir başarı hikayesi olarak kayıtlara geçecek.