4 Mart Dünya Obezite Günü nedeniyle Diyetisyen Damla YAVUZ ile yaptığımız söyleşi, Obezite “sağlığı bozacak ölçüde vücutta anormal veya aşırı miktarda yağ birikmesi” olarak tanımlanır.
Günlük besinlerle alınan ve harcanan enerji arasındaki dengesizlik sonucu vücut yağ oranının artması ile davranış, endokrin ve metabolik değişikliklerle karakterize bir hastalıktır.
Obezitenin birçok nedeni bulunmakla birlikte başlıca risk faktörleri; aşırı veya yanlış beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktivite yetersizliği, yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi, sosyo-kültürel etmenler, gelir durumu, hormonal ve metabolik etmenler, genetik , psikolojik etmenlerdir.
Obeziteyi saptamak için farklı teknik ve ölçümler vardır fakat en yaygın kullanılan yöntem beden kitle indeksi(BKI) değeridir. Vücut ağırlığını(kg) boyunun karesine(m2) bölerek elde ettiğimiz rakam bize BKI’yi verir. Sağlıklı bir insanın BKI değeri 18-25 kg/m2 olmalıdır. Bu değerin 25-29,9kg/m2 olması kilolu olmayı, 30kg/m22 den fazla olması obez olmayı ifade eder.
Obezite başta şeker hastalığı ve insülin direnci olmak üzere kalp damar hastalıkları, hipertansiyon, yüksek kolesterol düzeyleri, inme, çeşitli kanserler, karaciğer yağlanması, mide problemleri, depresyon, eklem ve hareket problemlerinin gelişimine neden olmaktadır.
Obezite tedavisi bireyin kararlılığı ve etkin olarak katılımıyla, uzun ve süreklilik gerektiren bir süreçtir. Obezitenin etiyolojisinde pek çok faktörün bulunması nedeniyle obezite tedavisi hekim, diyetisyen, psikolog, fizyoterapistten oluşan bir ekiple yürütülmelidir. Obezite tedavisinde amaç, gerçekçi bir vücut ağırlığı kaybı hedeflenerek, obeziteye ilişkin morbidite ve mortalite risklerini azaltmak, bireye yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırmak ve daha hareketli bir yaşam sürmesine teşvik ederek yaşam kalitesini yükseltmektir.
Fazla kilolu ve obez bireyler için beslenme önerileri:
Son dakika Gelişmeleri İçin Sosyal Medya Hesaplarımızı Takip Edebilirsiniz.