Isparta’nın güneybatısında yer alan Gölcük Krater Gölü, yüzeyden bakıldığında yalnızca sönmüş bir volkanın ardında bıraktığı doğal bir güzellik olarak görülse de, bölge halkı ve araştırmacılar arasında dolaşan anlatımlar gölün çok daha derin bir sırrı barındırdığına işaret ediyor.
Efsaneler Yeraltı Tünelinden Söz Ediyor
Yörede uzun süredir anlatılan efsanelere göre, Gölcük’ün altında Eğirdir Gölü’ne kadar uzanan gizli bir yer altı tüneli bulunuyor. Osmanlı dönemine dayandırılan bu geçidin, döneminde hem gizli geçiş yolu hem de acil durumlarda kaçış güzergâhı olarak kullanıldığı öne sürülüyor. Tünelde su kanalları, taş kemerli odalar ve duvarlara oyulmuş mühür benzeri işaretlerin bulunduğu da anlatılanlar arasında yer alıyor.
1976’daki Gizemli “Patlayan Kapı” Olayı
Söz konusu iddiaları güçlendiren en dikkat çekici olay ise 1976 yılında yaşandı. Gece saatlerinde göl kıyısında izinsiz kazı yapan üç kişilik bir grup, taş bir tabakanın altında kapı benzeri bir yapı keşfetti. Görgü tanıklarına göre, kapının çevresi mozaik taşlarla örülmüş ve üzerinde Arap harfleriyle “hafi kal, fethedilme” anlamına geldiği iddia edilen silik bir yazı bulunuyordu.
Kazı sırasında kapının açılmaya çalışılmasıyla birlikte içeriden yoğun ve zehirli bir gaz çıkışı meydana geldi. Kazı yapanlardan biri hastaneye kaldırılırken, olay yerinde inceleme yapan yetkililer durumu “doğal gaz çıkışı” olarak nitelendirdi. Ancak olay sonrası bölge askeri güvenlik altına alınırken, göl çevresinde tünel arama faaliyetleri tamamen yasaklandı.
Kaybolan Haritalar ve Gizli Belgeler
Bazı araştırmacılar, 19. yüzyıla ait Osmanlı haritalarında göl çevresinde “Mahzen-i Sır” (Sırların Mahzeni) adıyla işaretlenmiş bir bölgeye rastlandığını ileri sürüyor. Ancak bu haritaların büyük kısmının günümüzde kayıp olduğu, kalan belgelerin ise arşivlerde “gizli” ibaresiyle korunduğu belirtiliyor.
Sırlı Semboller Kayalıklarda
Göl kıyısındaki kayalıklarda üçgen, daire ve mihrap benzeri şekillerin yer aldığı iddiaları da dikkat çekiyor. Bu işaretlerin Osmanlı öncesi bir uygarlığa ait olabileceği, Osmanlı’nın ise bu yapıları kullanarak bölgeye yeni işlevler kazandırdığı düşünülüyor.
Yerel halkın yıllardır anlattığı bu efsaneler ve yaşanan olaylar, Gölcük Krater Gölü’nün sadece doğal bir güzellikten ibaret olmayabileceğini gösteriyor.