Türkiye, çevre denizlerdeki egemenlik haklarını ve doğal yaşamı korumaya yönelik adımlarını sürdürüyor. Son olarak, Kuzey Ege’de Gökçeada açıkları ile Akdeniz’de Fethiye-Kaş ve Finike açıkları, “deniz koruma alanı” olarak ilan edildi. Bu bölgeler, Türkiye’nin deniz mekânsal planlama haritasına resmen işlendi.
Yunanistan’ın Tek Taraflı Kararına Yanıt Geldi
Bu gelişme, Yunanistan’ın 21 Temmuz’da Ege ve İyon denizlerinde ilan ettiği iki deniz parkına bir karşılık olarak değerlendiriliyor. Ankara, Atina’nın bu hamlesini "tek taraflı ve fiili durum yaratmaya yönelik bir adım" olarak tanımlamış ve karşılık verileceğini açıklamıştı.
Dışişleri Bakanlığı ve ilgili kurumların koordinasyonunda yürütülen teknik ve diplomatik çalışmaların tamamlanmasının ardından, Türkiye de Mavi Vatan’da çevresel ve stratejik açıdan kritik bölgeleri güvence altına alacak adımını attı.
Koruma Alanları Ne Anlama Geliyor?
Yeni ilan edilen deniz koruma alanları, Türkiye’nin denizlerdeki ekosistemi koruma ve sürdürülebilir kullanım yaklaşımının bir parçası. Bu bölgelerde;
- Deniz canlılarının yaşam alanları korunacak,
- Çevresel risklere karşı önleyici önlemler alınacak,
- Sektörel faaliyetlerin (balıkçılık, turizm vb.) çevreye etkisi düzenli olarak değerlendirilecek.
Ancak bu koruma alanları, denizlerdeki seyrüsefer serbestisini etkilemeyecek.
Uluslararası Düzeyde Tescil Edildi
Türkiye, deniz mekânsal planlamasıyla ilgili çalışmalarını geçtiğimiz aylarda Birleşmiş Milletler’in ilgili kuruluşlarına da kayıt ettirmişti. Bu adım, Türkiye’nin uluslararası çevre normlarına uygun olarak deniz yetki alanlarını koruma kararlılığını pekiştiriyor.
Ayrıca, çevresel sürdürülebilirliği sağlamak amacıyla Deniz Mekansal Planlama Koordinasyon Kurulu, 24 Temmuz itibarıyla kuruldu. Kurulun düzenli toplantılarla çevre denizlerdeki sektörel faaliyetlerin ekolojik etkilerini değerlendirmesi hedefleniyor.