1 Mart 2024 tarihinde İstanbul’un Eyüpsultan ilçesinde meydana gelen feci trafik kazası, sadece bir canın yitirilmesiyle değil, ardından gelişen adalet tartışmalarıyla da hafızalara kazındı. 29 yaşındaki Oğuz Murat Acı, bir grup arkadaşıyla birlikte yol kenarında arızalanan araçlarının yanında dururken, lüks bir araç çarpması sonucu olay yerinde hayatını kaybetti. Aracı kullanan kişinin 17 yaşındaki Timur Cihantimur olduğu öğrenildi. Olayın ardından Timur’un annesi Eylem Tok ile birlikte yurt dışına kaçması, kamuoyunun tepkisini daha da büyüttü.

Kaza sonrası hayatını kaybeden Oğuz Murat Acı’nın eşi Şükriye Acı, olayın hemen ardından Timur Cihantimur ve annesi hakkında suç duyurusunda bulundu. Ancak ilerleyen günlerde, şikâyetini geri çektiği ortaya çıktı. Şikâyetin geri çekilmesi, ailenin diğer üyeleriyle arasında derin bir kriz yarattı. Özellikle Oğuz Murat Acı’nın babası Özer Acı, yaşanan gelişmelere sert tepki gösterdi.

Özer Acı, yaptığı açıklamalarda, “Davamdan asla vazgeçmedim, oğlumun kanı yerde kalmayacak,” ifadelerini kullanarak gelini Şükriye Acı’nın kararına karşı çıktı. Aile içi bu fikir ayrılığı, olayın adli boyutunun yanında duygusal ve ahlaki tartışmaları da beraberinde getirdi.

Şükriye Acı ise yaşadığı baskılar ve suçlamalar karşısında sessiz kalmadı. Kamuoyunda kendisine yönelik linç kampanyalarının başlatıldığını belirten Acı, aldığı miktarın zaten açılan tazminat davasında talep edeceği meblağla örtüştüğünü ve sadece çocuğunun geleceği için bu kararı verdiğini söyledi. “Oğlumun hakkını almış oldum, haklıyken haksız konuma düşürüldüm,” diyen Şükriye Acı, sürecin manevi olarak da çok yıpratıcı olduğunu dile getirdi.

Yaşanan gelişmeler, kamuoyunda büyük yankı uyandırırken, toplumun geniş kesiminde adalet beklentisi ve vicdani sorgulamalar bir kez daha gündeme geldi. Aile içinde yaşanan bölünmeler ve tartışmaların gölgesinde yürüyen dava süreci, Türkiye’de yargıya olan güvenin ve sosyal adalet arayışının sembol dosyalarından biri hâline geldi.

Oğuz Murat Acı’nın adı artık sadece bir trafik kazasında yaşamını yitiren bir genç olarak değil, adaletin ne kadar karmaşık bir toplumsal meseleye dönüşebileceğinin de somut örneği olarak anılmaya devam ediyor.

Kaynak: Haber Merkezi