UEFA Süper Kupa’da Avrupa’nın iki kupasının şampiyonları İtalya’nın Udinese kentindeki Friuli Stadyumu’nda karşı karşıya geldi. Şampiyonlar Ligi şampiyonu PSG ile Avrupa Ligi şampiyonu Tottenham arasındaki final, temposu ve dramatik sonuyla hafızalara kazındı. Portekizli hakem Joao Pinheiro’nun yönettiği mücadelede normal süre 2-2 tamamlandı, penaltı atışlarında 4-3’lük avantajı yakalayan PSG kupayı müzesine götürdü.
Karşılaşmanın ilk bölümünde iki takım da oyunu önde karşılamaya çalıştı. Tottenham, savunma arkasına atılan toplarla etkili olurken 38. dakikada Micky Van De Ven’in golüyle öne geçti: 0-1. İlk yarıda PSG’nin kanat aksiyonları sonuç getirmedi ve devre bu skorla kapandı. İkinci yarıya hızlı giren Tottenham, 47. dakikada Cristian Romero’nun ceza sahasında yükselerek yaptığı kafa vuruşuyla farkı ikiye çıkardı: 0-2. Bu bölümde Londra ekibi, merkezde Palhinha-Bentancur ikilisinin ikinci topları toplamasıyla geçiş oyunlarını daha net oynadı; PSG ise çizgi hücumlarında son paslarda zorlandı.
Karşılaşmanın son çeyreğinde oyunun yönü değişti. PSG, topa daha fazla hükmettiği anlarda Vitinha ve Zaire-Emery’nin merkezde pas sürekliliğini artırmasıyla rakip yarı sahaya yerleşti. 84. dakikada ceza yayı üzerinde kazanılan ikinci top sonrası Güney Koreli Kang-In Lee’nin bitirişi farkı bire indirdi: 1-2. Uzatma anlarında baskısını sürdüren PSG, 90+4’te Gonçalo Ramos’un arka direkte yaptığı düzgün kafa vuruşuyla eşitliği yakaladı: 2-2. Bu gol, oyunun psikolojisini tamamen değiştirdi ve finali penaltılara taşıdı.
Penaltı atışlarında PSG daha soğukkanlıydı. Paris ekibi, vuruşlarda kalecisinin doğru köşe tahminleri ve atıcılarının isabetiyle 4-3’lük üstünlüğü yakaladı. Tottenham cephesinde iki golle büyük pay sahibi olan savunma hattı seri atışlarda aynı etkiyi gösteremezken, kaçan atışlar kupanın yönünü belirledi. Final düdüğünün ardından Paris Saint-Germain oyuncuları ve teknik ekibi, tribünlerden yükselen tezahüratlar eşliğinde kupayı kaldırdı.
Teknik-taktik açıdan bakıldığında PSG’nin geri dönüşünde iki faktör öne çıktı: kanatlarda genişliği koruyarak ceza sahasına daha fazla keskin orta yapılması ve merkezde ikinci topların süreklilikle toplanması. Tottenham ise iki farklı skoru bulduktan sonra orta blokta derinde beklemeyi tercih etti; ancak son bölümde hatlar arası mesafeler açılınca PSG, ceza sahası çevresinde tekrar tekrar şut ve orta tehditleri üretmeyi başardı. Kaleci performansları penaltı anlarında belirleyici olurken, 120 dakikaya yakın yüksek tempoda süren mücadelede hamle oyuncularının enerji katkısı da oyunun kaderini etkiledi.
Maça başlangıç 11’leri de iki teknik ekibin planlarını yansıtıyordu. PSG mücadeleye Chevalier, Hakimi, Marquinhos, Pacho, Mendes, Zaire-Emery, Vitinha, Doue, Barcola, Kvaratskhelia, Dembele ile başlarken; Tottenham sahaya Vicario, Porro, Romero, Danso, Van De Ven, Spence, Palhinha, Bentancur, Kudus, Sarr, Richarlison tertibiyle çıktı. İlk yarıda Tottenham’ın savunmadan oyun kurulumunda Romero–Van De Ven hattının pas kalitesi fark yaratırken, ikinci yarının son bölümünde PSG’nin kanat kombinasyonları kilidi açtı.
Son tahlilde; Avrupa futbolunun sezon açılış klasiği niteliğindeki Süper Kupa, dramatik bir geri dönüşe ve penaltı gerilimine sahne oldu. Skor tabelası ve kupanın adresi, finali bırakmayan, son ana kadar oyun planından vazgeçmeyen PSG lehine yazıldı. Paris ekibi, bu zaferle sezona kupayla girerken, Tottenham güçlü oyununa rağmen finalin son perdesinde istediği sonuca ulaşamadı.