Trendyol Süper Lig’e puan kaybıyla başlayan Fenerbahçe, İzmir’de Göztepe karşısında son saniyelerde altın fırsatı değerlendiremedi. 90+5’te kazanılan penaltıda topun başına geçen Anderson Talisca, sarı-lacivertli formayla ligde daha önce beş kez beyaz noktaya gelip tamamını gole çeviren bir isim olarak güven verdi. Brezilyalı yıldız, alışkanlığını bozmayıp yine sol köşeyi hedefledi; ancak Göztepe’nin kalecisi Mateusz Lis aynı köşeye uzanarak kritik kurtarışı yaptı ve tek hamlede maçın kaderini değiştirdi.
Karşılaşmanın genelinde Fenerbahçe, topa daha fazla sahip olan ve oyunu rakip yarı sahaya yıkan taraf olarak göründü. Ancak son karar anlarında üretkenlik ve bitiricilik konusunda aradığı verimi bulamadı. Kanatlardan yapılan ortalar sık sık savunma tarafından karşılandı, merkezde Talisca’nın bağlantıları zaman zaman çalışsa da ceza sahası içi kalabalıklar aşılamadı. Göztepe ise disiplinli savunma düzeni, bloklar arası mesafeyi kısa tutan yapısı ve hızlı çıkış denemeleriyle oyunun içinde kaldı; maçın hikâyesi, iki takımın da yakaladığı ama son vuruşu getiremeyen anlarla örüldü.
Uzatmada gelen penaltı, hem Fenerbahçe adına psikolojik eşik, hem de Göztepe için “son kale” anlamı taşıyordu. Talisca’nın penaltı sicilinde sarı-lacivertli forma altında ilk kez hüsran yaşaması maçın en çarpıcı ayrıntısı oldu. Sambacı, kariyerinde üçüncü kez penaltıdan eli boş dönerken, üç yıl önce Al-Nassr formasıyla Al-Fateh karşısındaki kaçırdığı atış hafızaları tazeledi. Buna karşılık Polonyalı eldiven Mateusz Lis, sola doğru doğru zamanlamayla atlayıp yalnızca Talisca’nın serisini bitirmekle kalmadı; kariyerinin 10. penaltı kurtarışına imza atarak takımına çok değerli bir puan kazandırdı.
Fenerbahçe cephesinde kaçan penaltı, başlangıç haftasında bırakılan iki puanın sembolü oldu. Sarı-lacivertliler oyunsal olarak belli dönemlerde rakibini kalesine sıkıştırsa da final pası ve son vuruş kalitesi istenen seviyeye taşınamadı. Orta sahada baskı kırıldığında, ceza yayı civarında oluşan boşlukları değerlendirecek net şut açıları pek bulunamadı; bulunanlarda ise Göztepe savunması ikinci hamleleriyle pozisyonları süpürdü. Bu tablo, sezonun ilk haftalarında sıklıkla görülen “oyun var, skor yok” ikilemine işaret etti.
Göztepe tarafı, planına sadık kalarak dirençli duruşunu 90 dakika korudu. Lis’in kurtarışı elbette manşetlere çıkacak; ancak bu kurtarışın öncesinde savunma hattının doğru açılarla alan kapatması, ön liberoların ceza sahası önü bantta temaslı oyunla Fenerbahçe’nin şut konforunu bozması ve kenar beklerin çizgi savunmasındaki sabrı, puanın kolektif emeğini görünür kıldı. Özellikle ikinci toplarda gösterilen dikkat, ev sahibi adına oyunun kopmasını engelledi.
Fenerbahçe’de Talisca’nın topun başına geçmesi, hem tecrübesi hem de penaltı alışkanlığı nedeniyle doğal bir tercihti. Brezilyalı yıldızın tercihini yine sol köşeden yana yapması, kalecilerin detaylı veri ve görüntü analizleriyle hazırlık yaptığı modern futbolda risk barındırdı. Lis’in sol tarafı “okuması”, yalnızca refleks değil, rakip profiline yönelik ön hazırlığın da karşılığıydı. Bu açıdan bakıldığında, kaçan penaltı kadar, Göztepe kalecisinin doğru köşe ve doğru zamanlama kararının da altı çizilmeli.
Sezon uzun; ilk haftadaki her puan, özellikle hedefe oynayan takımlar için psikolojik yük yaratır. Fenerbahçe’nin oyunsal çerçevesi, topa sahip olma ve rakibi boğma niyetini net biçimde gösterirken, ceza sahasına girişlerde çeşitlilik, üçüncü bölge pas ritmi ve bek-kenar ilişkilerinde zamanlamanın hızlanması gerekiyor. Bitiricilik ve ikinci dalga koşuların senkronu kurulduğunda, benzer maçlarda skorun daha erken gelmesi muhtemel. Talisca açısından ise bu kaçırılan vuruş, kariyerin doğal parçalarından biri; penaltı psikolojisinde en önemli unsurun “bir sonrakine aynı özgüvenle gitmek” olduğu bilinir. Büyük oyuncular seriyi böyle kırar ve yeniden başlatır.
Göztepe için bu beraberlik, sezon planlamasında özgüveni besleyen bir işaret fişeği oldu. Ligin favorilerinden biri karşısında, özellikle uzatmada penaltı gibi ağır bir baskı anından puanla çıkmak sadece skor hanesine değil, soyunma odasının ruhuna da yazılır. Lis’in kurtarışı, uzun maratonda savunma omurgasının güven hissini büyütecek; önlerindeki maçlarda daha cesur geçiş denemelerinin kapısını aralayabilecektir.
Son düdükle birlikte tabelaya yazılan birer puan, iki takım için de farklı anlamlar taşıyor. Fenerbahçe, oyun planını skora çevirme becerisi üzerinde çalışırken, Talisca ve arkadaşlarının benzer baskı anlarında doğru karar kalitesini yükseltmesi belirleyici olacak. Göztepe ise planına sadık kalarak her anında oyunun içinde kalabildiğini gösterdi. İzmir akşamında bir penaltı, bir kaleci ve bir anlık tereddüt; ligin ilk perdesine damgasını vuran hikâye bu oldu.