Abdullah Öcalan ne dedi?

Avukatlar tarafından yapılan açıklamada, 13 Ekim’de gerçekleştirilen görüşmede Öcalan’ın hem hukuki durumu hem de barış sürecine dair değerlendirmeleri üzerine konuştuğu belirtildi.

Açıklamaya göre Öcalan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) “umut hakkı” kararının Türkiye açısından önemine dikkat çekti:

“Umut ilkesi devletin atması gereken bir adımdır. Bu bagajı kaldırmak gerekir. Bu, binlerce insanı ilgilendiren bir meseledir. Hukuk da politika da adalet de bunu gerektiriyor.”

Avukatlar, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin de 15–17 Eylül oturumlarında Türkiye’ye çağrıda bulunduğunu, “umut hakkı”nın yasal çerçeveye uygun hale getirilmesini istediğini hatırlattı.

“Kürtlerin hukuk içine alınması gerekiyor”

Öcalan, barış ve demokratik toplum çağrısına değinerek inançların, mezheplerin ve kimliklerin özgürce ifade edilmesi gerektiğini vurguladı.
Kürtlerin hukukun dışında bırakıldığını, demokratik entegrasyon hukukunun inşa edilmesi gerektiğini belirterek şu ifadeyi kullandı:

“Gerçek barış, Kürt’ün hukukunun tanındığı noktada başlar.”

“Yaşam özgür yaşanacaksa anlamlıdır”

Öcalan, görüşmede kişisel felsefesine de değindi:

“Yaşam özgür yaşanacaksa anlamlıdır. Daha önce de söyledim; ‘Ey hayat! Ya seni özgür yaşayacağım ya da hiç yaşanmamış sayacağım.’ Bu benim yaşam sloganımdır.”

Kadın özgürlüğü konusundaki düşüncelerini de yineleyen Öcalan, toplumsal eşitsizliklerin temelinde kadın-erkek dengesizliği olduğunu, çözümün ise kadın özgürlükçü ve sosyalist bir yaşam anlayışıyla mümkün olabileceğini ifade etti.
Ayrıca Jineoloji çalışmalarını yakından takip ettiğini, kadınlara ve cezaevindeki tüm tutuklulara selamlarını iletti.

“Barış süreci derinleşmeli”

Öcalan, barış ve demokratik toplum sürecine katkı sunmak isteyenleri bu süreci derinleştirmeye ve aktif şekilde katılmaya çağırdı. Özgürlük için yürütülecek çalışmaların, sürecin pratikte gelişmesi açısından büyük önem taşıdığını vurguladı.

“Umut hakkı” nedir?

Umut hakkı, ömür boyu hapis cezası alan mahkumların belirli bir sürenin ardından yeniden değerlendirilmelerini sağlayan bir ilkedir.
Bu hak, AİHM’nin 2013 tarihli “Vinter ve Diğerleri / Birleşik Krallık” kararına dayanır.
Mahkumun topluma yeniden kazandırılma olasılığı bu kapsamda göz önünde bulundurulur.

İmralı’daki son görüşmede Öcalan’ın bu hakkı öne çıkarması, hem hukuki tartışmaları hem de barış sürecine ilişkin olası yansımaları yeniden gündeme taşıdı.

Kaynak: haber merkezi