Futbol dünyasında teknolojinin kullanımı her geçen yıl daha da yaygınlaşırken, en dikkat çekici alanlardan biri de yapay zekayla sakatlık önleme çalışmaları oldu. Günümüzde birçok üst düzey kulüp, oyuncularının sağlığını daha etkin koruyabilmek adına geleneksel yöntemlerin ötesine geçerek yapay zekâ destekli analiz sistemlerine yönelmiş durumda.
Real Madrid, Manchester City, Bayern Münih, Liverpool, PSG ve Santos gibi dünya devleri, antrenman yükünden uyku düzenine, beslenme alışkanlıklarından saha içi performansa kadar birçok faktörü yapay zeka algoritmalarıyla takip ediyor. Bu sistemler, oyuncunun geçmiş sakatlık verileri, güncel fiziksel durumu ve anlık biyometrik bilgilerini birleştirerek, olası bir sakatlığın habercisi olan sinyalleri önceden tespit edebiliyor.
Yapay zekâ sistemleri, antrenman sahalarına kurulan yüksek çözünürlüklü kameralar, hareket sensörleri, GPS takip cihazları ve vücuda takılan medikal ölçüm sistemleri aracılığıyla sürekli veri topluyor. Elde edilen bu veriler anlık olarak işlenerek oyuncunun fiziksel sınırlarına ulaşıp ulaşmadığı, hangi bölgesinde stres biriktiği, ne kadar dinlenmesi gerektiği gibi kritik bilgilere ulaşılmasını sağlıyor.
Özellikle uyku kalitesi, vücut ağırlığı, hidrasyon (su dengesi), kalp atış hızı, laktat eşiği, sprint yoğunluğu gibi parametreler, bir oyuncunun performans kapasitesini belirleyen en önemli unsurlar arasında yer alıyor. Bu veriler yapay zekâya tanımlanan algoritmalar yardımıyla analiz ediliyor ve her sporcuya özel bir antrenman, dinlenme ve beslenme programı oluşturuluyor.
Futbolcular için oluşturulan bu kişiselleştirilmiş planlamalar, onların performanslarını zirvede tutarken aynı zamanda sakatlık riskini minimize ediyor. Özellikle sezon içerisinde art arda gelen yoğun maç takvimlerinde, oyuncuların ne zaman yorgunluğa girdiği veya ne zaman dinlendirilmesi gerektiği gibi kritik kararlar da bu sistemler sayesinde çok daha isabetli şekilde veriliyor.
Manchester City gibi kulüpler, yapay zekayı yalnızca fiziki sağlıkla sınırlı tutmayıp, oyuncuların duygusal durumlarını dahi izlemeye başladı. Takım içi motivasyon, stres seviyesi ve psikolojik dayanıklılık da artık yapay zekâ ile takip edilen faktörler arasında. Böylece teknik ekipler yalnızca fiziksel değil, zihinsel olarak da sporcularının durumu hakkında kapsamlı bilgi sahibi oluyor.
Bu alanda gelişen teknolojiler sayesinde birçok kulüp artık sezon boyunca yaşanabilecek uzun süreli sakatlıkları ciddi oranda azaltabiliyor. Kulüplerin sağlık ekipleri ise yapay zekanın sunduğu bu detaylı verileri kullanarak, sadece müdahale değil, aynı zamanda önleyici sağlık yönetimi yapabiliyor.
Türkiye'de de bazı kulüplerin bu sistemlere yatırım yaptığı ve özellikle Süper Lig seviyesindeki takımların, altyapıdan A takıma kadar yapay zekâ destekli performans izleme sistemlerine geçiş için girişimlerde bulunduğu belirtiliyor.
Görünen o ki yakın gelecekte futbolda sakatlıklar, sadece kaderin bir parçası olarak değil, büyük ölçüde önlenebilir teknik bir durum olarak değerlendirilecek. Yapay zekâ, yalnızca oyunun kalitesini değil, oyuncunun sağlığını da kökten değiştirecek gibi duruyor.