1947 yılında Isparta'nın Uluborlu ilçesine bağlı Senirkent'te yaşanan olay, dönemin toplumsal ve siyasi ortamını derinden etkileyen bir dönüm noktası oldu. 18 Ocak’ta, Senirkentli 13 vatandaş, bucak müdürü Halil Altınay ve jandarma tarafından yapılan kötü muameleyi protesto etmek amacıyla noter aracılığıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na bir mektup gönderdi. Mektupta, bucak müdürlüğünü vekâleten yürüten Halil Altınay ve jandarmanın, vatandaşlara 2 aydır çeşitli bahanelerle sistemli işkence yaptıkları belirtiliyordu.

Protesto mektubunun 28 Ocak’ta Tasvir gazetesinde yayımlanmasının ardından, olay ülke çapında geniş bir yankı uyandırdı. Senirkent halkı, hiçbir suçları olmamalarına rağmen, jandarma ve bucak müdürlüğü tarafından sürekli kötü muameleye maruz kaldıklarını dile getirdi. Özellikle Demokrat Parti, olayın siyasi boyutuna dikkat çekerek, Senirkent halkının 1946 seçimlerinde DP’yi desteklemesinin bu kötü muameleyi tetiklediğini savundu.

Olayın ardından başlatılan soruşturma sürecinde 100’ün üzerinde tanık dinlendi. Olayı derinlemesine inceleyen basın, Senirkent'teki bu olayın tüm Türkiye’de büyük bir ilgiyle takip edilmesini sağladı. Dava sürecinin sonunda, 11 sanık, halka kötü muamelede bulundukları gerekçesiyle suçlu bulunarak, 2 ay 15 gün ile 5 ay 25 gün arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldı. Ayrıca, sanıklara, memuriyetten mahrumiyet cezaları da verildi. Bu dava, dönemin hukuk ve adalet sistemine dair önemli bir tartışma başlattı.