Dr. Dolu’ya göre Parkinson, genellikle hareketlerde yavaşlama ve titremeyle başlayıp tedavi edilmediği takdirde zaman içinde bireyi yatağa bağımlı hale getirebilen ciddi bir hastalık.

EN BELİRGİN İŞARETLERİ: TİTREME, KAS SERTLİĞİ VE HAREKET KISITLILIĞI

Parkinson'un başlıca belirtileri arasında vücutta titreme (tremor), kaslarda sertlik (rijidite), hareketlerde yavaşlama (bradikinezi) ve duruş bozuklukları yer alıyor. Dr. Dolu, hastalığın erken evrede teşhis edilmesinin mümkün olduğunu vurgularken, ilaç tedavisinin ilk aşamada uygulandığını, tedaviye yanıt alınamaması durumunda ise cerrahi seçeneğin devreye girdiğini belirtiyor.

GÜNLÜK HAREKETLERDE ZORLANMA PARKİNSON’U İŞARET EDEBİLİR

Parkinson hastalığı genellikle vücudun tek bir tarafında — sıklıkla sol — başlıyor ve zaman içinde diğer tarafa da yayılabiliyor. İlk belirtiler arasında dinlenme sırasında ortaya çıkan el veya ayakta titreme, kol sallamanın azalması, adımların küçülmesi ve yavaşlaması, yürüyüşe başlarken zorluk çekme gibi motor semptomlar bulunuyor.

Dr. Dolu, düğme ilikleme, yatakta dönme ya da oturur pozisyondan ayağa kalkmakta güçlük gibi günlük faaliyetlerde zorlanmanın da Parkinson'un erken sinyalleri arasında yer aldığını ifade ediyor. Ayrıca, yüz ifadesinin donuklaşması (maske yüz), sesin kısılması, yazının küçülmesi, kambur duruş gibi belirtiler de gözlemlenebiliyor.

HAREKET DIŞI BELİRTİLER: KABIZLIK, DEPRESYON, UYKU BOZUKLUĞU

Hastalığın yalnızca motor sistemi etkilemediğini belirten Dolu, Parkinson’un sindirim sisteminden ruh haline kadar pek çok alanda belirti verebileceğini söylüyor. Kabızlık, tansiyon düşüklüğü, huzursuz bacak sendromu, depresyon, uyku bozuklukları ve koku kaybı Parkinson’un hareket dışı semptomları arasında. İleri evrelerde ise denge bozuklukları, yürürken duraklamalar ve düşmeler görülebiliyor. Bazı vakalarda bunama (demans) da tabloya eklenebiliyor.

TEDAVİDE İLK ADIM: İLAÇ

Parkinson tedavisinde genellikle dopamin düzeyini artırmaya yönelik ilaçlar kullanılıyor. Ancak bu ilaçların uzun süreli ya da yüksek dozlarda kullanımı bazı hastalarda aşırı hareketlilik, istemsiz hareketler (diskinezi) veya tam hareket kaybı (off dönemleri) gibi yan etkilere yol açabiliyor. Bu nedenle başlangıçta hastaya en düşük etkili dozun verilmesi önem taşıyor.

65 yaş altı ve demansı olmayan hastalarda, dopamin etkisini taklit eden "dopamin agonistleri" ile başlanabileceği gibi bu ilaçlar mevcut tedaviye eklenerek de kullanılabiliyor. Titreme, depresyon, uyku sorunları gibi eşlik eden belirtiler için ise ek tedavi yöntemleri planlanabiliyor.

Dr. Dolu, hastaların yaklaşık üçte birinin ilaç tedavisinden uzun yıllar fayda görebildiğini, ancak bir bölümünün zamanla ilaca direnç geliştirebildiğini söylüyor.

İLERİ DÖNEMDE CERRAHİ TEDAVİ DE GÜNDEMDE

İlaçların yetersiz kaldığı durumlarda cerrahi müdahaleye başvurulabiliyor. Son 15-20 yılda sıkça tercih edilen bu yöntemde, beyin içinde azalan elektriksel sinyaller, cilt altına yerleştirilen jeneratör yardımıyla uyarılıyor. Kalp pili mantığına benzeyen bu yöntemin tıbbi adı "derin beyin stimülasyonu". Dr. Dolu, bu tedaviyle hastaların yaşam kalitesinin ciddi ölçüde artırılabileceğini vurguluyor.

Kaynak: haber merkezi